Ermeni Meselesi Yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyetinde yaşamış olan Ermeniler, 1915 yılında Taşnak ve Hınçak adlı çeteler oluşturarak Doğu Anadolu'daki Türk köylerine saldırmış ve buradaki köylüleri katletmiştir. Bu Ermeni isyancılarının hedefi, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ve Almanlara karşı savaşan İngiliz, Fransız, Arap ve Rus askerlere destek vermekti. Ruslar ve Fransızlar, Ermenileri ikna edebilmek için Osmanlı İmparatorluğu'nun yerine "Büyük Ermenistan" adlı bir devletten bahsetmiştir. Bu devleti gerçekleştirmek amacıyla Ermeniler Osmanlılara karşı ayaklanmış ve çoğunluğu Türkler ile Kürtler olmak üzere 523.000 Osmanlı vatandaşı katledilmiştir. Ermeni ölü sayısı tam olarak bilinmemektedir. Bazı kaynaklar 1.5 ve 2 milyon arasında Ermeninin öldüğünü belirtmiştir. O tarihte Ermenileri Bizans'ın zulmünden kurtaran ve onlara insanca yaşam hakkı veren Selçuklu Türkleri olmuştur. Fatih Sultan Mehmet döneminde ise Ermenilere din ve vicdan özgürlüğü en üst derecede verilmiş, Ermenilere din ve sosyal faaliyetlerini idare etmeleri için Ermeni Patrikliği kurulmuştur. Osmanlı hakimiyetinde olan Ermeniler, dini vazifelerini tam bir özgürlük içinde yerine getirirken, kendi din adamlarını da yine kendilerinin tayin etmesine izin verilmiştir. Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu'na isyan eden son Hristiyan millet olarak adlandırılmıştır. Tarihsel Arka Plan Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kafkasya'nın güneyinde bir Ermenistan Devleti kurulmuştur. İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Anlaşması'nın 24. maddesi ile Doğu Anadolu'yu Ermenilere vermek için plan yapmıştır. Sevr Antlaşması ile de Doğu Anadolu'da büyük bir Ermeni Devleti kurulması kararlaştırılmıştır. Bu arada Ermeni askerleri ve çeteleri cesaret alarak 1920'de Anadolu'ya karşı yeniden saldırıya geçmişlerdir. Fakat Türk ordusu, Sarıkamış ve Kars'ı kurtararak bu saldırıları püskürtmüştür. Savaşırken savunmasız insanları öldürmenin ne kadar acı verdiğini anlayan Ermeniler barış çağrısı yapmışlardır. Her iki taraf için Gümrü Antlaşması imzalanmıştır. "2 Aralık 1920"deki bu antlaşma, TBMM Hükümeti'nin ilk askeri ve siyasi başarısı olmuştur. Ermeniler, bu antlaşmaya yönelik Doğu Anadolu'ya ait toprak isteklerinden vazgeçmişlerdir. Bunun sonucunda Ermeni meselesi çözüme ulaşmıştır. Gümrü Antlaşması ile çizilen doğu sınırı, ardından Sovyetler Birliği ile imzalanan Moskova Antlaşması ile son şeklini almıştır. Ermeni İsyanı ve Katliamlar Berlin Antlaşması'nın imzalandığı dönemde, Ermeni meselesi iki yönde gelişmiştir. İlk olarak, Batılı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki baskı ve müdahaleleri artmıştır. İkinci olarak, Anadolu, Suriye ve Rumeli'de yaşayan Ermeniler, Anadolu'nun değişik yerlerinde, özellikle Doğu Anadolu ve Kilikya'da yeraltında örgütlenerek silahlanmıştır. Bu isyanların Osmanlı kuvvetlerince durdurulması, dünya kamuoyuna "Müslümanlar Hristiyanları katlediyor" propagandasıyla aktarılmış ve Ermeni meselesi giderek uluslararası bir mesele niteliği kazanmıştır. Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarda vermiştir. Bu savaşta Ermeniler, Ruslar hesabına casusluk yaparak, seferberlik gereği olan askere alınma çağrısını reddetmiş, askerden kaçmış ve silahlarıyla Rus ordusunun tarafına geçerek "vatana ihanet" suçunu işlemişlerdir. Tarih, Anadolu'da katledilenlerin Ermeniler değil Türkler olduğunu açıkça yazmıştır. |