Misak-ı Milli Misak-ı Milli, Kurtuluş Savaşı'nın siyasi manifestosu olan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920 tarihinde alınan ve Türkiye'nin kabul edebileceği barış koşullarındaki kırmızı çizgilerini belirten altı maddelik bir bildiridir. Bu bildiri mecliste "Ahd-ı Milli Beyannamesi" adıyla kabul edilmiş ve daha sonra "Misak-ı Milli" olarak anılmıştır. Büyük yemin anlamına gelen Misak-ı Milli ile günümüzdeki Türkiye'nin sınırları ufak sapmalar dışında çizilmiştir. Osmanlı Hükümeti ve Misak-ı Milli Osmanlı Hükümeti, 11 Eylül 1919 tarihinde Sivas Kongresi'nin talepleri doğrultusunda seçim kararı aldı. Bu seçimde Anadolu'nun her ilinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin taraftarları kazandı. Seçilen adaylar Ankara'ya gelerek Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye üyeleriyle görüştüler. Bildiri metni bu görüşmeler sonunda son halini aldı. Heyet-i Temsiliye üyeleri tarafından imzalanan metin İstanbul'a gönderildi. 12 Ocak 1920'de Meclis yönetim organlarını seçtikten sonra ilk iş olarak bildiriyi ele aldı ve Misak-ı Milli'yi kabul etti. Metnin Belirsizlikleri ve Farklılıklar Beyannamenin maddeleriyle ilgili hala açıklanamayan bazı noktalar vardır. En önemlisi, özgün metin Meclis-i Mebusan kayıtlarında yoktur. Bu durum, beyannamenin Meclis oturumunda değil, Felah-ı Vatan grubunda imzalanmış olabileceği ihtimalini düşündürmektedir. Ankara'da kabul edilen 8 maddelik metin ile İstanbul'da kabul edilen 6 maddelik metin arasında fark vardır. Ankara metninde bulunan savaş suçlularının cezalandırılması, İstanbul metninde çıkarılmıştır. Ankara metninde Milletler Cemiyeti'ni savunan madde, İstanbul metninde çıkarılmıştır. Ankara metninde Mondros Mütarekesi'yle belirlenen sınırlar içinde yaşayan Osmanlı İslam çoğunluğu bölünmez bir bütün olarak vurgulanırken, İstanbul metninde "Mütareke sınırları içinde ve dışında yaşayan Osmanlı çoğunluğu" olarak değiştirilmiştir. Misak-ı Milli'nin sınırlar konusundaki bu belirsizliği kafa karıştırıcıdır. Misak-ı Milli Kararları Arap kökenli halkın oturduğu, aynı zamanda Mondros Mütarekesi imzalandığı tarihte yabancı devletlerin işgal ettikleri bölgelerin gelecekleri, halkın serbest ve kendi oylarıyla belirlenecektir. Mütareke sınırları içinde Osmanlı - İslam çoğunluğunun çoğunluk olarak yerleşmiş bulunduğu kısımların tümü gerçekte ya da hükmen nedenle birbirlerinden ayrılmayacak bir bütündür.
Misak-ı Milli'nin Önemi ve Etkileri Misak-ı Milli, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecinde önemli bir rol oynamıştır. Bu bildirge, Osmanlı İmparatorluğu'nun sona erdiği ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı bir dönemde, ulusal bağımsızlık ve egemenlik ilkelerini vurgulamıştır. Misak-ı Milli, Türkiye'nin sınırlarını belirlemiş ve ulusal bütünlüğü koruma amacıyla belirlenen kırmızı çizgilerini ortaya koymuştur. Bu nedenle, Misak-ı Milli, Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesinin ve ulusal kimliğinin sembolü olarak kabul edilmektedir. Misak-ı Milli'nin etkileri, yalnızca Türkiye'nin sınırları ve bağımsızlığı ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde de önemli bir rol oynamıştır. Bu belge, Türkiye'nin bağımsızlık ve egemenlik haklarını koruma konusundaki kararlılığını göstermiş ve uluslararası toplum tarafından da tanınmasına katkıda bulunmuştur. Misak-ı Milli, Türkiye'nin modernleşme sürecindeki önemli adımlardan biri olarak tarihteki yerini almıştır. |
Lara
21 Temmuz 2024 PazarMisak-ı Milli'nin Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından kabul edilmesinde neden Ahd-ı Milli Beyannamesi adı kullanılmış ve sonrasında Misak-ı Milli olarak anılmıştır? Bu isim değişikliğinin ardında ne gibi sebepler olabilir?
Cevap yazAdmin
21 Temmuz 2024 PazarLara hanım, Misak-ı Milli'nin Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından kabul edilmesinde "Ahd-ı Milli Beyannamesi" adının kullanılması, o dönemdeki siyasi ve sosyal koşullarla alakalı olabilir. "Ahd-ı Milli" ifadesi, milletin bir yemin veya söz verdiğini, yani bir taahhütte bulunduğunu vurgulamaktadır. Ancak daha sonra "Misak-ı Milli" olarak anılması, bu beyanın bir ant veya yemin değil, bir milli misak yani milletin kararı olduğunu daha belirgin şekilde ifade etmektedir. Bu isim değişikliği, belki de milli iradenin ve bağımsızlık mücadelesinin daha güçlü bir şekilde vurgulanması amacıyla yapılmış olabilir.