Saltanatın Kaldırılması Saltanatın kaldırılması, diğer adıyla padişahlık düzeninin sona erdirilmesi, 1 Kasım 1922 tarihinde gerçekleşmiştir. Mudanya Ateşkes Antlaşması'ndan sonra Lozan Barış Antlaşması için Türkiye adına Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ile İstanbul Hükümeti de davet edilmişti. Bu durum iki başlılık yaratmaması açısından Mustafa Kemal Atatürk tarafından Osmanlı Hükümeti'nin kaldırılması teklif edilmiştir. Tarihi Arka Plan Büyük bir mücadelenin sonucunda galip gelen Türk halkı, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu Ankara Hükümeti etrafında tek yürek olmuş, İstanbul Hükümeti sembolik olarak kalmıştır. Kurtuluş Savaşı sonucunda Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmış, ardından kalıcı bir barış sağlanması amacıyla Lozan Barış Konferansı düzenlenerek Türkiye de davet edilmiştir. Ancak işgalci devletler, Türkiye'yi zor durumda bırakmak ve istediklerini uygulayabilmek amacıyla hem Ankara hem de İstanbul Hükümetlerini davet etmişlerdir. Saltanatın Kaldırılması Teklifi Bu durumun Türkiye adına vahim sonuçlar doğuracağını bilen Mustafa Kemal Atatürk, ivedilikle saltanatın kaldırılması amacıyla birçok milletvekili ile birlikte Meclise teklif vermiştir. Bu teklif üzerine Mecliste bazı görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Bunun sebebi ise padişahın vasıflarından biri olan halifeliğin de kalkacak olmasıdır. Bazı milletvekilleri halifeliğin kalkmaması gerektiğini, gerekirse halifeliğin meclis tarafından yürütülmesinin mümkün olabileceği yönünde fikir belirtmişlerdir. Atatürk’ün Tarihi Konuşması Mustafa Kemal Atatürk, bu tartışmalar karşısında söz alarak tarihi bir konuşma yapmıştır: “Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanlı oğulları zorla Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına zorla el koymuşlardır. Bu tasallutlarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdir. Şimdi de Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatını bilfiil yeniden almış bulunuyor. Bu emri vakidir. Mevzu bahis olan millete saltanatını, hakimiyetini bırakıp bırakmama meselesi değildir. Mesele zaten emri vaki olmuştur. Burada toplananlar Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.” Bu kesin kararın ardından İstanbul Hükümeti istifa etmiş ve Padişah Vahdettin'in üzerinde sadece halifelik vasfı kalmıştır. Yurdu terk ederek İngiltere'ye gittiği için meclis tarafından veliaht Abdülmecid halife seçilmiştir. Ardından 3 Mart 1924 tarihinde halifelik de tamamen kaldırılmıştır. Saltanatın Kaldırılmasının Sonuçları
Saltanatın kaldırılması ile başlayan süreç Cumhuriyetin ilan edilmesine kadar devam etmiş, tek adamlık dönemi sona erdirilerek halk tarafından seçilen meclisin aldığı kararlarla ülke yönetilmeye başlanmıştır. Savaşta omuz omuza mücadele eden halk, ülke yönetiminde de söz sahibi olmuştur. Bu sayede Türkiye hızla gelişen dünya teknoloji ve sanayi sektöründe yerini almış ve pay sahibi konumuna gelmiştir. |
Koyaş
24 Temmuz 2024 ÇarşambaMudanya Ateşkes Antlaşması'ndan sonra Lozan Barış Antlaşması için hem Ankara hem de İstanbul Hükümeti'nin davet edilmesi, iki başlılık yaratma riski taşımıyor muydu? Bu durumu fark eden Mustafa Kemal Paşa, neden saltanatın kaldırılmasını önerdi ve bu karara mecliste nasıl tepkiler verildi? Atatürk'ün tarihi konuşmasında belirttiği âBazı kafalar kesilecektirâ sözü ne anlama geliyordu?
Cevap yazAdmin
24 Temmuz 2024 ÇarşambaKoyaş,
Mudanya Ateşkes Antlaşması'ndan sonra Lozan Barış Antlaşması için hem Ankara hem de İstanbul Hükümeti'nin davet edilmesi, gerçekten de iki başlılık yaratma riski taşıyordu. Bu durum, ülkenin geleceği için net bir liderlik ve tek bir otorite gerekliliğini ortaya koyuyordu. Mustafa Kemal Paşa, bu iki başlılığı ortadan kaldırmak ve ulusal birliği sağlamak amacıyla saltanatın kaldırılmasını önerdi.
Mustafa Kemal Paşa'nın bu önerisi, mecliste çeşitli tepkilere neden oldu. Bazı milletvekilleri, saltanatın kaldırılmasına karşı çıktılar ve bu durumu geleneklerin ve Osmanlı tarihinin bir reddi olarak gördüler. Ancak, Mustafa Kemal Paşa ve destekçileri, modern ve bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti için bu adımın kaçınılmaz olduğunu vurguladılar.
Atatürk'ün "Bazı kafalar kesilecektir" sözü, bu değişim sürecinde karşılaşılacak direniş ve engellerin sert bir şekilde aşılacağını işaret ediyordu. Bu ifade, kararlılığını ve gerektiğinde sert tedbirler alacağını göstermekteydi. Bu tarihî konuşma, ülkenin geleceği için radikal ama gerekli adımların atılacağını anlatıyordu.
Saygılarımla,