TBMM'nin AçılmasıBirinci Dönem Büyük Millet Meclisi, kısa adıyla Birinci Meclis, ilk kez 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanmış ve 1 Nisan 1923'te yeni seçim kararı alarak, 15 Nisan 1923'te son oturumunu yapmıştır. Birinci Meclis, yeni Türk devletinin kurucu meclisi olarak kabul edilmektedir. Birinci Meclis'in açılış günü olan 23 Nisan, Türkiye'de Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaktadır. Osmanlı Hükümeti ve MeclisBirinci Meclis açılırken Osmanlı Hükümeti, İstanbul'da varlığını sürdürmekteydi. Birinci Meclis, halkın tepkisinden kaçınmak için açılış gününde Sultan ve Halife olan VI. Mehmet'e bağlılık yemini etmişti fakat uygulamada İstanbul Hükümeti'nden tamamen bağımsız hareket etmiştir. Meclis, 1 Kasım 1922'de aldığı kararla Osmanlı Devleti'ne resmi olarak son vermiştir. Kurulan yeni Türk devletinin yönetim şekli olan cumhuriyet, 29 Ekim 1923'te İkinci Meclis tarafından ilan edilecekti. Bu iki tarih arasında TBMM, içinde bulunduğu şartlar gereği yasama, yürütme ve yargı yetkilerini tek elde toplayan bir ihtilal meclisi görünümüne bürünmüştür. Sivas Kongresi ve Temsil Heyeti4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi'nin ardından, Mustafa Kemal yönetimindeki Temsil Heyeti Anadolu'da idareyi fiilen ele almış bulunmaktaydı. Osmanlı Hükümeti, Temsil Heyeti'nin talebi doğrultusunda Mebusan Meclisi seçimlerini yapmaya karar verdi. Temsil Heyeti'nde, Mustafa Kemal'in de içinde bulunduğu çoğunluk, yeni açılacak meclisin Anadolu'da toplanmasını istiyordu fakat 28 Kasım 1919 tarihli toplantıda, Kâzım Karabekir ve Rauf Orbay'ın ısrarlarıyla yeni meclisin İstanbul'da toplanmasına karar verildi. Mebusan Meclisi'nin ToplanmasıYeni Mebusan Meclisi ilk kez 12 Ocak 1920 tarihinde İstanbul'da toplandı fakat seçilen milletvekillerinin önemli bir kısmı çeşitli sebeplerle Meclis'e katılmadılar. Çoğunluğunu Milli Mücadele'den yana olanların oluşturduğu Mebusan Meclisi, Misak-ı Milli beyannamesini kabul etti ve Mart 1920'de ana hatlarıyla belli olmaya başlayan Sevr Antlaşması'na keskin bir şekilde karşı çıkıldı. Mart ayının 16'sında bir İngiliz askeri birliği Mebusan Meclisi'ni bastı ve Rauf Orbay başta olmak üzere bazı mebusları tutukladı. Yaşanan bu gelişme üzerine 18 Mart'ta yeniden toplanan mebuslar, yasama dokunulmazlığının ortadan kalktığı gerekçesiyle meclisi süresiz olarak tatil etti ve bir sonraki toplanmanın Ankara'da yapılmasına karar verdi. Ankara'daki Meclisİstanbul'da açılan Mebusan Meclisi'nin tüm üyeleri Ankara'daki meclise katılma hakkına sahipti. Bu mebuslardan Ankara'ya gelmek istemeyenlerin birkaçı istifa etmiş sayıldı ve Mebusan Meclisi'ne seçilen mebuslardan 92'si yeni meclise de katıldı. Daha sonra Mustafa Kemal'in vilayetlere gönderdiği tebliğlerin ardından yapılan seçimlerle, Mebusan Meclisi üyeleriyle birlikte 66 seçim bölgesinden toplam 337 temsilci Ankara'daki meclise katıldı. Büyük Millet Meclisi'nin AdıYeni kurulan meclisin adı ilk önce Millet Meclisi'ydi fakat daha sonra İstanbul Meclisi üyelerine ek olarak seçilen temsilciler nedeniyle, genişletilmiş meclis anlamında, Büyük Millet Meclisi adı benimsendi. 1921'de meclisin adının önüne Türkiye sözcüğü de eklendi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi adı resmileştirildi. Birinci Dönem TBMM'nin ÖzellikleriTürkiye Büyük Millet Meclisi'nin birinci döneminin en önemli özellikleri arasında olağanüstü şartlarda faaliyete geçmiş olması, ihtilal meclisi olması ve kuvvetler birliği esasına dayanması vardır. Birinci Meclis'in başkanı olan Mustafa Kemal, aynı zamanda yürütmenin de başıydı. Demokratik ve Parlamenter ÖzelliklerÜstlendiği görevlerin yanı sıra, Birinci Meclis, demokratik ve parlamenter bir meclis olan özellikleri ile de dikkat çekmektedir. Bu özellikler, 1920'lerde Türk insanının meclis yolu ile yönetme ve yönetilme birikiminin mevcut olduğunu da göstermektedir. TBMM'nin Yetkileri ve GörevleriTBMM'nin üzerinde hiçbir kuvvet yoktu ve hükümet kurmak gerekliydi. Böylece İstanbul Hükümeti yok sayılmıştı. Ayrıca geçici kaydıyla meclise bir başkan atamak da reddedilmiştir. Birinci TBMM güçler birliği ilkesiyle (yasama, yürütme, yargı) hareket etmekteydi. TBMM, kurucu meclis özelliğinin yanı sıra olağanüstü yetkilere sahip olan bir ihtilal meclisiydi. TBMM Döneminde Gerçekleşen Başlıca Faaliyetler
|
Birinci Meclis'in açılışı ve işlevi hakkında paylaştıklarınız gerçekten etkileyici. Özellikle, meclisin kurucu bir yapı olarak ortaya çıkması ve bağımsız bir irade ile hareket etmesi dikkat çekici. Peki, Birinci Meclis'in bu olağanüstü şartlar altında nasıl çalıştığını ve toplumsal desteği nasıl sağladığını gözlemleyen biri olarak, o dönemde halkın bu sürece olan katılımı ve algısı nasıldı? Meclisin yetkileri ve aldığı kararların toplumsal etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cevap yazBirinci Meclis'in Çalışma Süreci
Birinci Meclis, Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesi döneminde olağanüstü şartlar altında kurulmuş ve bu dönemin en önemli yapılarından biri olmuştur. Meclis, savaş koşulları ve işgallerle boğuşan bir toplumun ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla hızlı ve etkili kararlar almak zorundaydı. Bu bağlamda, meclisin hem yasama hem de yürütme yetkilerini elinde bulundurması, bu olağan süreçte önemli bir avantaj sağladı. Meclis, birçok farklı görüş ve düşünceyi temsil eden milletvekillerinden oluştuğu için, çeşitli toplumsal kesimlerin taleplerine yanıt verme konusunda da bir nebze esneklik gösterdi.
Toplumsal Katılım ve Algı
O dönemde halkın, Birinci Meclis'e olan katılımı ve algısı oldukça yüksekti. Kurtuluş Savaşı'nın getirdiği ulusal bilincin pekişmesiyle birlikte, halk, meclisin kararlarını ve faaliyetlerini destekleyerek bu sürece aktif bir şekilde katıldığını hissetti. Özellikle cephelerdeki zaferler ve meclisin aldığı bağımsızlık kararları, halk arasında büyük bir coşku ve güven oluşturdu. Meclisin, halkın iradesini yansıtan bir yapı olarak görülmesi, toplumsal desteği artırdı.
Meclisin Yetkileri ve Kararların Toplumsal Etkileri
Birinci Meclis'in aldığı kararlar, sadece siyasi değil, aynı zamanda toplumsal anlamda da derin etkiler yarattı. Örneğin, Kurtuluş Savaşı'nın seyrini değiştiren önemli yasalar ve ekonomik düzenlemeler, halkın yaşam standartlarını doğrudan etkiledi. Meclis'in varlığı, aynı zamanda ulusal kimliğin inşasında da büyük bir rol oynadı ve bu süreçte halkın kendi kaderini tayin etme iradesi pekişti. Sonuç olarak, Birinci Meclis, sadece bir yasama organı olarak değil, aynı zamanda ulusun iradesinin sembolü haline geldi ve bu durum, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmasında kritik bir rol oynadı.